AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gecesinde 'halkımızı sokağa, meydanlara davet ediyorum' çağrısı yapılmış ve hain bir girişim, yüce Türk milletinin üstün cesareti sayesinde bastırılmıştı.. 15 Temmuz sonrası başlayan tartışmalı süreçte ise AKP ve Erdoğan 'milletin darbe karşıtı duruşunu' siyasi bir figür haline getirmiş ve meydanlarda propaganda malzemesi olarak kullanıyordu. Cumhurbaşkanlığınca 15 Temmuz'a ilişkin yaptırılan bir ankette AKP'yi üzen sonuçlar ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı’nın “10 Soruda 15 Temmuz” çalışmasında darbe girişimi sırasında sokağa çıkan yurttaşların hangi partinin seçmeni olduğuna ilişkin veriler de yer aldı.
15 Temmuz'da halk Erdoğan için sokağa çıkmamış: İşte Cumhurbaşkanlığı'nca yaptırılan o anketin detayları
Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan “10 Soruda 15 Temmuz” adlı çalışmada darbe girişimi sırasında sokağa çıkan vatandaşların hangi partinin seçmeni olduklarına ilişkin veriler verildi.
Buna göre 15 Temmuz darbe girişiminde MHP seçmeninin yüzde 65’inin, HDP seçmeninin yüzde 58’inin, CHP seçmeninin de yüzde 37.7’sinin sokağa çıktığı ifade edildi.
Çalışmada; vatandaşların neden sokağa çıktığına ilişkin soruya verilen yanıtlarda ilk sıraya yüzde 35 oranıyla “vatan için” yanıtı alınırken, “Cumhurbaşkanına destek için” yanıtını verenlerin oranı yüzde 10 oldu.
Çalışmada “Darbeye giden süreç nasıl başladı” sorusuna Kasım 2005 tarihinde yaşanan Şemdinli olaylarıyla ordudaki tasfiye sürecinin başlatıldığı belirtildi. Çalışmada; Şubat 2006 tarihinde Rahip Santaro cinayeti, Mayıs 2006’da Danıştay saldırısı, Ocak 2007 tarihinde Hrant Dink cinayeti, Nisan 2007’de Zirve Yayınevi katliamı, Haziran 2007’de Ergenekon operasyonları ve Haziran 2010’da Balyoz davası ordudaki tasfiye süreci olarak aktarıldı. Temmuz 2010 tarihinde şike davasıyla Fenerbahçe üzerinden FETÖ’nün futbol sektörünü ele geçirme girişiminde bulunduğu ifade edildi.
Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre; çalışmada; Ekim 2010 tarihinde HSYK seçimlerinde yargının ele geçirildiği, Şubat 2011’de de askeri casusluk davasıyla ordunun ele geçirilmek istendiği belirtildi. Mart 2011 tarihinde Odatv davasıyla Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklanarak muhaliflerin susturulmak istendiği ifade edildi.
2013’te Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonuyla hükümetin devrilmek istendiği savunuldu.
“FETÖ’NÜN SUÇLA İLGİLİ AKTİVİTELERİ NELERDİR”
Çalışmada, Gezi olaylarıyla ilgili “FETÖ daha sonra 2013 yılının mayıs ayında, önce şehir planlamasına ilişkin bir protesto hareketi olarak başlayan, daha sonra ise hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışmaya dönüşen Gezi protestolarının da merkezinde yer alacaktı. Gösterilerin başlamasına sebep olan çadır yakma hadisesi ve gösterileri provoke eden polisin şiddet kullanma talimatının polis içindeki FETÖ unsurları tarafından gerçekleştiği ortaya çıkacaktı” ifadeleri yer aldı.
Cumhurbaşkanlığı’nın çalışmasında FETÖ’ye ilişkin ilginç bir tanımlama da yer aldı. FETÖ’nün emekli bir imam olan Fethullah Gülen’in direktifleriyle bir araya gelen fanatik insanların oluşturduğu “silahlı bir kült örgütü” olduğu belirtildi. Çalışmada “FETÖ’nün suçla ilgili aktiviteleri nelerdir” sorusuna “Ergenekon, Balyoz, KCK, Selam-Tevhid, Tahşiye, Askeri Casusluk davalarında sahte delil ve kurgu mahkemeler ile rakiplerini tasfiye ettiği ortaya çıktı” ifadelerine yer verildi.
Kaynak: Haber Oku