AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Şubat'taki İdlib saldırısının ardından ilk kez kameraların karşısına geçti. İdlib'deki şehit sayımızın 36'ya yükseldiğini açıklayan Erdoğan, "Dün Sayın Putin'e de söyledim 'Üs kuracaksanız yine kurun. Ama bizim önümüzden çekilin. Bizi rejimle baş başa bırakın' dedim. Rusya'nın Suriye'de menfaatleri nedir inanın bunu çözebilmiş değiliz" ifadelerini kullandı
İdlib’deki saldırının ardından ilk kez kameralar karşısında açıklama yapan Erdoğan’ın ilk cümleleri Gezi Parkı direnişine yönelik oldu. Gezi direnişini hedef alan Erdoğan, “Milletimiz bu süreçte her zaman hayranlıkla ifade ettiğimiz derin irfanıyla oynanan oyunu gördü ve bizim yanımızda yer aldı. Önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ettik. Elbette bedeller ödedik ama ülkemizin yere kapaklanmasına asla fırsat vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’yi içeriden çökertme girişimlerinin zirvesini teşkil ediyordu. Buradan sonuç çıkmayınca ülkemizin güney sınırlarını kuşatmayı hedeflediler” dedi.
‘CAMİDE BİRA İÇTİLER’ DEMEYE DEVAM ETTİ
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera veya sınırlarını genişletme çabası değildir. Gerek siyasette, gerek medyada ülkemizin Suriye’de yürüttüğü mücadelenin anlamını hala kavramayanlar bulunduğunu görüyoruz.
Karşımızdaki manzara gayet açık ve nettir. Türkiye yaklaşık 40 yıl boyunca bölücü terör örgütü kullanılarak enerjisi tüketilen bir ülke olmuştur. Biz bunu değiştirmek için birçok yol denedik.
Demokratikleşme hamlelerinden, büyük altyapı yatırımlarına uzanan bu adımların olumlu neticelerini de aldık. Geri kalmışlık sorunlarını çözerek Türkiye’yi bölünmez bir bütün haline getirdik.
Bundan 9 yıl önce ilan ettiğimiz 2023 hedeflerimiz çok önemli bir çıtaydı. Türkiye ekonomide ve demokraside şaha geçmişken, bir anda Gezi olaylarıyla başlayıp ardı arkası kesilmeyen iç ve dış sıkıntılarla karşı karşıya kaldık. Milletimiz oynanan oyunları gördü ve yanımızda yer aldı.
Elbette bedeller ödedik, hedeflerimize ulaşmada sıkıntılar yaşadık ama ülkemizin yere kapaklanmasına asla izin vermedik. 15 Temmuz, Türkiye’yi çökertme girişimlerinin zirvesiydi. Burdan sonuç çıkmayınca güney sınırımızdan ülkemizi kuşatmaya kalktılar.
Bezmi Alem Valide Cami’ni üç gün üç gece işgal ettiler. Orada bira şişelerini, bira kutularını topladık. Bunlar yaşandığı halde, güya bu ülkeyi sevdiklerini söyleyenler, ana muhalefetin başı bu gençleri aydınlık diye ilan ettiler. Bunlar aydınlık falan değil, bunlar aldatılmış gençler.
İDLİB’DE SON DURUM
İdlib meselesi ise ülkemizi farklı bir şekilde köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımları elimizden almak için özellikle kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. 4 milyon insan şu anda sınıra doğru harekete geçmiştir. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım diye çalışmalar yapıyoruz. Bir taraftan Atme Kampı’nda bir yığılma var, öbür taraftan biz daha konforlu bir iskan bölgesi oluşturalım dedik.
MERKEL İLE YAŞANAN DİYALOG
Merkel’e dedim ki, bak böyle bir durum var. Sizin bana verilmiş sözleriniz vardı. Şuraya gelin destek verin yapalım dedim. Söyleye söyleye en fazla 25 milyon avro ben de vereyim dedim. Sonra Kızılhaç’a vereceğini, oradan da Kızılay’a aktarılacağını söyledi. Dediler ki, bu rakam BM Mülteciler Başkomiserliği’ne gitmek durumundadır. Oradan Kızılhaç’a sonra Kızılay’a gidecek. Tabi böyle bir şey olmadı.
‘DEDİ Kİ PARANIZ HAZIR’
Aradım Şansölye’yi. Dedi ki para hazır. Paranız buraya gelmiyor dedim. Gönderecekseniz bu parayı direkt bize gönderin, ya da ben mültecileri size göndereyim ve 100 milyon euro göndereyim dedim.
‘RABBİM BEREKETİNİ VERSİN İNŞALLAH, BU İŞLERİ DE BÖYLE YÜRÜTÜYORUZ’
Güvenmek mümkün değil. Biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz. Rabbim bereketini versin inşallah. Bu işleri de böyle yürütüyoruz, yürüteceğiz.
Yeni bir göç dalgasını kaldıracak durumda değiliz. Ayrıca milyonlarca insanı rejimin insafına terk edecek değiliz. Biz oraya Esed’in davetlisi olarak değil Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Suriye halkı tamam bu iş bitti demeden bizim oradan çıkma niyetimiz de yok.
“PUTİN’E ‘SİZİN ORADA NE İŞİNİZ VAR? ÖNÜMÜZDEN ÇEKİLİN BİZİ REJİMLE BAŞ BAŞA BIRAKIN’ DEDİM”
Dün Putin”e de söyledim. Sizin orada ne işiniz var? Siz bizim önümüzden çekilin, bizi rejimle baş başa bırakın. Ona da biz çekildik diyemiyorlar. Ve menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz. Mesele üsse bunu kurun, bunla derdimiz yok.
TRUMP GÖRÜŞMESİ
Trump diyor ki, burada Putin’in ne beklentisi var? Bunların Kamışlı’da bir petrol olayı var dedim. Orada petrol var mı dedi, var ama Deyrizor kadar değil dedim. Bizim böyle bir derdimiz yok.
İdlib’de şu anda her tarafı yerle yeksan ettiler, acımasızca. İdlib’deki bumücadeleyi sürdürmemizdeki ısrarın sebebi bu insanların karşı karşıya kaldığı felakettir. Meseleyi sadece İdlib parantezinde değerlendirmek yanıltabilir. Bakılması gereken Türkiye’nin suriye politikasıdır.
Bugün sınırlarımızı terörden arındırmazsak, yarın karşılaşacağımız tablo bellidir. Bugün İdlib’de Kamışlı’da Rasulayn’da vermediğimiz savaşı, yarın Allah korusun Şırnak’ta Mardin’de Hatay’da vermek zorunda kalırız. Asıl hedef Suriye değil Türkiye’dir. Bugün Suriye’yi üçe bölenlerin Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstereceğini düşünmek gaflettir. Bugün sadece Suriye’de eğitilmiş ve donatılmış terörist sayısı 40 bin ile 60 bin arasında değişiyor. Ayrıca Suriye’de topraklarımızda gözü olduğunu asla inkar etmeyen bir rejim varken, biz burada nasıl huzurla yaşabiliriz.
Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var sorusu, aslında Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı önerisini içeriyor.
İDLİB’DE ŞEHİT SAYISI 36’YA YÜKSELDİ
Bizim elimizde yurdumuzdan olduğumuzda gidecek yerimiz var mı? Kimileri Amerika’yı kimileri Avrupa’yı aklından geçirebilir. Değerli arkadaşlar şahsen benim yok, sizlerin de olmadığına inanıyorum. O zaman ülkemize sıkı sıkıya sahip çıkıp, hangi bedeli ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz.
Şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmayacak. Bu vesileyle İdlib’de verdiğimiz 36 şehidimiz, bu milletin vatan sevgisinin zirve yaptığı noktalardır. Şehitlerimizin ailelerine başsağlığı dilerken, milletimizin de başı sağolsun diyorum. Bu kutlu adımlar bu milletin alacağı neticenin işaret fişekleridir. Amacımız ülkemizi şehitler vermediğimiz bir geleceğe taşımaktır. Bugün canımız dahil her şeyi ortaya koyacağız ki, yarın daha farklı bir noktaya ulaşalım.
Uğruna nice güneşler batsa da Allah’ın izniyle bu hilal hiçbir zaman oradan inmeyecek. Şu ana kadar 2100’ün üzerinde rejim unsuru, artık rejim unsuru da demeyelim, onların askerleri öldürülürken, 300’e yakın araç gereç imha edilmiştir. Ayrıca aralarından uçak pistlerinin ve kimyasal silah üretim tesislerinin de olduğu birçok yer ağır ateş altına alınmıştır. Her geçen gün bu baskıyı artırarak, kararlılığımızı kurtaracak.
Dün akşam 7 kimyasal ürün deposu patlatılmıştır. İşin bu noktaya gelmesini asla istemezdik. Madem ki bizi buna zorladılar, sonuçlarına da katlanacaklar.
Bir an için empati yapalım ve Suriye’de ne işimiz var diyenlere hak vererek hem Suriye’den çekildiğimizi düşünelim. Yarın çok daha huzurlu bir sabaha mı uyanacağız? Ülkemizdeki ve sınırlarımızdaki milyonlarca Suriyeli güle oynaya evlerine mi dönecekler? Yoksa Suriye içerisindeki sorunların biz daha soluklanmadan sınırlarımıza dayandığını mı göreceğiz?
Dün gün boyu liderlerle görüşmemiz oldu. Ana muhalefetin başı hariç. Neymiş ben onu arayacakmışım. Ben seni niye arayayım mı ya?
Milletimiz kendi zihninde ve yüreğinde bu meseleyi çözdüğü için mücadelemize kayıtsız şartsız devam edeceğiz. Suriye’de tüm sınır hattı boyunca 30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturmak için çalışmalarımız sürüyor.
Tüm Sayın Putin ve Trump’â söyledim. Bize verilen sözler neydi? YPG ve PYD bu bölgelerden çıkarılacaktı. Ne Rusya, ne ABD bize verdiği sözleri tutmadı. YPG ve PYD bu bölgede terör estiriyorlar. Şimdi kalkıp bize yok şöyle yok böyle diyorlar. Biz gereğini yapıyoruz, onlar gereğini yapamıyorlar.
İdlib’de de mutabakatlara uyulmadı. Rejim yüz bin defa ateşkesi bozduğu halde bunu gündeme getirmeyenler, kendi topraklarını savunan muhalifleri terörist olarak gösteriyorlar. Bu iç acıtıcı fotoğrafı sadece seyretmekle kalanlar farklı değildir. Hiçbirinin samimi olmadığını yaşayarak görüyoruz.
TURİST SAYISINDAKİ ARTIŞI ANLATTI
“Bir ülkenin iddialarını hayata geçirebilmesinde en önemli unsurların başında ekonomik gücü geliyor. Biz içeriden dışarıdan battık bittik falan bunların hepsini söylüyorlar böyle bir dönemde biz bu mücadeleyi de sürdürüyoruz. En ufak bir yerden destek gelmiyor. Ama biz madde imkanlarımızla bu yola devam ediyoruz. Türkiye 2013 yılından beri yaşadığı 2018’de de tarihinin en sinsi saldırılarına maruz kaldığı ekonomik sıkıntılarını çözme yolunda karalı adımlarla yürüyor.”
“Bu yılın ocak ayında yeni bir rekora imza attık Ülkemize ocak ayına gelen yabancı turist sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16’dan fazla artarak 1,8 milyon kişiye ulaştı. İnşallah bu yıl toplam 58 milyon turist 41 milyar dolar turizm geliri bekliyoruz.”
Kaynak: Haber Oku