Türkiye tarihi bir kararla karşı karşıya.. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay için ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. karara tepki yağdı. Siyasiler, sosyal medya hesaplarından kararı 'Anayasal Düzene karşı bir darbe girişimi' sözleriyle özetledi.. CHP Lideri Özgür Özel partisini olağanüstü toplantıya çağırdı. Özel '. Bu, anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır' dedi. Ahmet Davutoğlu 'Bu açık bir darbe girişimidir' dedi.
Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edildikten sonra 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP'ten milletvekili seçilmişti.
Atalay'ın, "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle yaptığı başvuru, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce reddedilmişti.
Milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştı.
Sürecin devam ettiği sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.AYM de başvuruyu kabul ederek oy çokluğuyla 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. AYM'nin kısa kararı Gezi davasına bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
Can Atalay'ın avukatları tahliye başvurusu yaparken Mahkeme, dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nde olduğunu belirterek dosyayı geçtiğimiz günlerde bu daireye gönderdi.
Dosya hakkındaki talepleri değerlendiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında verilen ihlal kararında Anayasa Mahkemesi'nin, Daire'nin infazı kabil ve kesinleşmiş kararını dikkate almaksızın inceleme yaptığına dikkat çekildi.
Daire, kararında, "Hakkındaki kesin hüküm TBMM'ye bildirildiğinde, bu husus Genel Kurul'a sunulmak suretiyle milletvekilliğinin derhal düşürülmesine dair karar verilmiş olması gerektiği halde, her ne kadar süreç içerisinde TBMM tarafından bu hususta bir karar verilememiş olsa da bu konuyu düzenleyen Anayasa'nın 84/2 maddesi açısından Anayasa Mahkemesi'ne müracaat imkanı tanınmadığı gibi Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda da inceleme yetkisi bulunmamaktadır" denildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kararda, "Ayrıca, Anayasa Mahkemesi, Şerafettin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararında, önceki Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven kararlarından farklı olarak milletvekili dokunulmazlığı yönünden Anayasa'nın 14. maddesinin hangi suçları kapsadığının anayasal ya da yasal düzenleme dışında yargısal bir yorumla belirlenmesinin ciddi sıkıntılara yol açacağını belirtirken, kendisinin daha önceden yargısal aktivizm sonucu vermiş olduğu ve kamuoyunda üniversitelere başörtü yasağı olarak bilinen, bizce de kabul görmeyen bir kararını gerekçe göstermesi tarafımızdan dikkat çekici bulunmuş ve bir ironi olarak değerlendirilmiştir" ifadelerine yer verdi.
Yargıtay 3. Dairesi, "Kararında, yargı organlarının Anayasa'nın 14. maddesine hangi suçların gireceğini yorumlamalarının sağlıklı olmayacağını, mutlaka anayasal ya da yasal düzenleme yapılmasının gerektiğini söyleyen Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar hem norm denetimi kararlarında (mesela yürütmeyi durdurma kararı vermesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun doğru uygulanmadığından bahisle iptali vb.) hem de sonradan kendisine tali görev olarak verilen bireysel başvuru kararlarında, anayasal veya yasal bir yetkisi olmamasına rağmen hiçbir organ tarafından denetlenmememin vermiş olduğu rahatlıkla da, içtihat yoluyla anayasal yetkisini sürekli artırmak ve kötüye kullanmak suretiyle kendisinin, daha önceden norm denetimi görevi sırasında sıkça dile getirilen yasama organı üzerinde vesayet organı olduğuna yönelik eleştirilerin, bireysel başvuruya ilişkin yetkinin verilmesi üzerine yüksek mahkemeler dahil tüm yargı üzerinde de ortaya çıkmasına neden olmuştur" ifadelerine yer verdi.
AYM KARARLARI
Anayasa Mahkemesi'nin, hükümlü Şerafettin Can Atalay'a yönelik vermiş olduğu ihlal kararında, yasal bir dayanağı olmamasına ve doktrinde bile tartışmalı bir konu olmasına rağmen, 'Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif işlevinden' bahsederek, kararı veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini 'ihmal suçunu işlemişlerdir' şeklinde tehdit etme boyutuna kadar işi vardırdığına dikkat çekilerek, "Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur" denildi.
KARARDA NE DENDİ
Kararda, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'nin sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte olduğu; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa'ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmakta olduğu belirtildi.
"AYM YARGISAL AKTİVİZM YAPMAKTADIR"
Yargıdan beklenenin, kanunlara, Anayasa'ya ve en önemlisi hukuka uygun kararlar alabilmesi olduğuna vurgu yapılarak, " Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak, 'şeklen denetleyemediği Anayasa hükmünü uygulanamaz hale getirme, kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuruları kabul etme, soruşturmalara müdahil olma, kovuşturmaları yapılamaz hale getirme' şeklinde Anayasa'ya aykırı olarak verdiği kararları ile görev ve yetkilerini, Anayasa ve kanunlardan üstün görmek suretiyle bir nevi Anayasa'yı uygulanamaz hale getirerek, kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır. Devletin cebri gücünü ve görevleri gereği Devletin kamu gücünü elinde bulunduran kimselerin, sahip oldukları kamu gücünü sürekli Anayasa'ya aykırı bir şekilde kullanmalarının, Anayasayı ihlal etme eyleminin işlenmesinde kolaylık sağlayacağı aşikardır" denildi.
AYM'NİN KARARINA UYULMAMASI KARARLAŞTIRILDI
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvurusu hakkında 25 Eylül 2023 tarihli ihlal kararına hukuki değer ve geçerlilik olmadığını belirterek, bu bağlamda Anayasa'nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığını, Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül'de karar verilerek onandığını vurgulayarak, kesinleşen karar karşısında; Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararına uyulmamasına karar verdi.
MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ İÇİN TBMM'YE BİLDİRİM GÖNDERİLDİ
Ayrıca, Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı, Anayasa'ya göre milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ''kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin'' düzenlenmiş olduğunu, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğini belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığına dikkat çekerek, hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı'na gönderilmesine karar verdi.
İHLAL KARARI VEREN ÜYELER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Son olarak, Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
CHP GRUBU OLAĞANÜSTÜ TOPLANIYOR
Yargıtay’ın Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Can Atalay’ı, Anayasa Mahkemesi kararına karşın tahliye etmemesi üzerine CHP toplantı kararı aldı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, bugün saat 20.30’da TBMM Grubu’nu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını değerlendirmek üzere basına kapalı olarak olağanüstü toplantıya çağırdı.
“ANAYASAL DÜZENE KARŞI KALKIŞMA GİRİŞİMİDİR”
Özel Twitter’dan paylaştığı toplantı kararında şunları söyledi:
“Bugün saat 21.00’de Grubumuzu yargıdaki son gelişmeler üzerine olağanüstü kapalı toplantıya çağırdım. Yaşanan gelişmeler hafife alınamaz, görmezden gelinemez. Bu, anayasayı ihlal suçunun ötesinde anayasal düzene karşı kalkışma girişimidir. Derhal bastırılmalıdır”
ŞAMİL TAYYAR'DAN TEPKİ
Şamil Tayyar Yargıtay kararına ilişkin şunları söyledi:
"AYM’nin kararını eleştirmek/yanlış bulmak ayrı, karara uymamak ayrıdır. Eleştirebilir, yanlış bulabilirsiniz ama uymamazlık edemezsiniz. Anayasa hükmü açık, karar bağlayıcıdır. Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin AYM kararına ‘uymama’ iradesi, hukuki değildir.
Kaldı ki AYM’nin benzer mahiyetteki Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven hakkındaki ‘hak ihlali’ kararına uyulmuştu. AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusu ise garabettir. Yargı eliyle hortlatılan bu tür hukuk dışı uygulamalar askeri vesayet dönemini hatırlatıyor, çok üzücü."
"YAZIK, ÇOK YAZIK"
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı, "Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez" dedi.
"HUKUKEN DEĞERLENDİRİLEBİLECEK HİÇBİR YANI YOK"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da sosyal medya hesabından Yargıtay kararına tepki verdi. Sağkan, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı Anayasa’yı yok sayarak Anayasa Mahkemesi’ni fiilen ortadan kaldırma çabasından ibarettir. Kararın hukuken değerlendirilebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır.
Birliğimiz tarafından Anayasayı yok sayan ilgili daire üyeleri bakımından “görevden el çektirmeye davet” yaptırımının uygulanması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu’na yarın itibariyle gerekli başvuru yapılacaktır.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Anayasal düzeni yok sayan bu keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğünü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak için yapılacakları belirlemek üzere yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı almıştır." ifadelerini kullandı.
DAVUTOĞLU: BUNUN ADI DARBEDİR
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yargıtay'ın kararı ile ilgili "Bunun adı darbedir" değerlendirmesini yaptı.
Sosyal medya hesabında bir paylaşım yapan Davutoğlu, "Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, üstüne hak ihlali kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının başka izahı olamaz. Bu karar demokrasiye ve hukuk devletine darbedir, asla kabul edilemez" dedi.
ÖZDAĞ: TÜRKİYE BİR 'DEVLET KRİZİ' YAŞAMAKTADIR
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Yargıtay'ın kararı sonrasında yaptığı yazılı açıklamada Türkiye'nin bir "devlet krizi" yaşadığını savundu.
"Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, Ağır Ceza Mahkemesi’ne kendi kararını göndermesi açık bir Anayasa ihlalidir" değerlendirmesi yapan Özdağ şöyle devam etti:
"Sadece ihlal kararı veren Yüksek Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması hukukun genel ilkeleri ve hakimlik teminatına aykırıdır. Bu haliyle anılan suç duyurusu tamamen hukuk dışıdır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyayı işleme koymadan derhal iade etmelidir. Aksi halde hak arama özgürlüğü kapsamındaki her ihlal kararı hakkında suç duyurusu yolu açılmış olacaktır.
3. Ceza Dairesi yapmış olduğu suç duyurusu ile Anayasa Mahkemesi’ni tanımamış, Şerafettin Can Atalay’ın hak arama özgürlüğü kapsamındaki adil yargılanma hakkını ihlal etmiş ve böylece kendilerine tevdii edilmiş yargı yetkisini Anayasa ve hukukun temel ilkelerine aykırı kullanmışlardır. Ortada ciddi bir devlet krizi vardır."
Özdağ, "kriz" olarak adlandırdığı konunun çözümü için, kuvvetler ayrılığı ilkesi kapsamında her merciin hukuka saygılı olması ve Anayasa Mahkemesi kararının esas alınması gerektiğini savundu.
"Anayasamızın savunması giriş bölümünde bütün yurttaşlara bir görev olarak verilmiştir. Zafer Partisi, anayasal düzene saygı duyan bütün siyasi partilere, barolara, üniversitelere ve yurttaşlarımıza Anayasamızı savunma görevini hatırlatmayı görev bilir."
“BUNLAR YARGIÇ MÜSVEDDESİ BİLE OLAMAZLAR”
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ülkemizde anayasayı sadece Saray ihlal etmiyor, artık Sarayın yargıçları da anayasayı tanımaz hale geldi. Bu kararı ancak, yasaya uymayan, hukukun üstünlüğüne inanmayan ve vicdan sahibi olmayanlar alabilir. Bunlar yargıç müsveddesi bile olamazlar. Meslek onurunu koruyan, hukukun üstünlüğünü savunan ve vicdanını dinleyen AYM üyeleri tutuklanırsa şaşırmayacağım! Ayrıca… Yargıtay üyeleri önce, hiçbir kararın altında imzası olmayan bir kişiyi, Anayasa Mahkemesi üyesi yapmalarının utancını temizlesinler.”
“BUNUN ADI DARBEDİR”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: “Bunun adı darbedir. Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, üstüne hak ihlali kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunmasının başka izahı olamaz. Bu karar demokrasiye ve hukuk devletine darbedir, asla kabul edilemez.”
“DAHA BÜYÜK MALİYETLERE NEDEN OLACAK”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal: “AKP iktidarının iş bilmezliği ülkeyi ve Milleti onmaz bir sefalete, ekonomik bir krize sürükledi. Şimdi ise AKP’nin yargıdaki teşkilatlanması haline gelmiş Yargıtay, Anayasa Mahkemesinin kararını tanımayarak, bir de üstüne AYM’nin Can Atalay hakkındaki ‘hak ihlali’ kararını onayan üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunarak bir Anayasal krize neden oluyor. Yaşadığımız bu ekonomik sefalet elbet aşılır lakin sebep olduğunuz hukuki sefalet her alanda daha büyük maliyetlere neden olacaktır. Buradan Yargıtay Başkanına, üyelerine sesleniyorum; Bu devran döner, adalet işler elbet. Adaleti katledenler olarak hesabını vermek zorunda kalırsınız! Anlaşılıyor ki bir tek, iktidar mensupları ve talimatları karşısında iliklemek için düğme aradığınız cüppeleriniz değil vicdanınız, iktidara şirin görünmek için gözünüz de karaymış! Yalnızca nutuklarınıza konu ettiğiniz ama bir türlü anlamadığınız Fatih Sultan Mehmet ne diyor bakın; ‘Aklı öldürürsen ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadı'yı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün Devlet de ölür.'”
“HUKUKUN BİTTİĞİ YERDEYİZ”
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de Yargıtay’ın kararına sosyal medyadan tepki göstererek, “Sözün ve hukukun bittiği yerdeyiz” ifadelerini kullandı.
“YARGITAY ADİL YARGILAMA HAKKINI İHLAL ETMİŞTİR”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ: “Türkiye bir devlet krizi yaşamaktadır: Yargıtay 3.Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Şerafettin Can Atalay hakkında aldığı karar ile Anayasayı ihlal ettiğini iddia ederek Yüksek Mahkeme'nin ihlal kararı veren üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Aynı Daire, Anayasa Mahkemesi kararını yok sayarak, Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kendi kararını, uygulanmak üzere T.B.M.M.'ne göndermiştir.
* İlk olarak; her Türk vatandaşı, temel hak ve özgürlükler ile adil yargılanma ilkesinin ihlali gibi konularda, Anayasa Mahkemesi'ne ‘Bireysel Başvuru Hakkı'na sahiptir. Anayasamızın 153. Maddesinin son fıkrasına göre, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” Bu bakımdan Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi kararını tanımayıp, Ağır Ceza Mahkemesi'ne kendi kararını göndermesi açık bir Anayasa ihlalidir.
İlave olarak; sadece ihlal kararı veren Yüksek Mahkeme üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması hukukun genel ilkeleri ve hakimlik teminatına aykırıdır. Bu haliyle anılan suç duyurusu tamamen hukuk dışıdır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı işleme koymadan derhal iade etmelidir. Aksi halde hak arama özgürlüğü kapsamındaki her ihlal kararı hakkında suç duyurusu yolu açılmış olacaktır. Sonuç olarak; 3. Ceza Dairesi yapmış olduğu suç duyurusu ile Anayasa Mahkemesi'ni tanımamış, Şerafettin Can ATALAY'ın hak arama özgürlüğü kapsamındaki adil yargılanma hakkını ihlal etmiş ve böylece kendilerine tevdii edilmiş yargı yetkisini Anayasa ve hukukun temel ilkelerine aykırı kullanmışlardır.
Ortada ciddi bir devlet krizi vardır. Bu krizin çözümü için, kuvvetler ayrılığı ilkesi kapsamında her merciin hukuka saygılı olması ve Anayasa Mahkemesi kararının esas alınması gerekmektedir. Anayasamızın savunması Giriş bölümünde bütün yurttaşlara bir görev olarak verilmiştir. Zafer Partisi, Anayasal düzene saygı duyan bütün siyasi partilere, barolara, üniversitelere ve yurttaşlarımıza Anayasamızı savunma görevini hatırlatmayı görev bilir.
“AÇIK BİR DARBE GİRİŞİMİ”
TİP Genel Başkanı Erkan Baş da sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak TİP Merkez Yürütme Kurulu’nun olağanüstü toplanacağını duyurdu. Baş, “Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa'nın açık ve net hükmüne rağmen ‘AYM kararına uyulmaması’ kararı alması açıkça anayasayı çiğneme girişimidir. Herhangi bir makamın, ‘Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyoruz’ açıklaması yapması, üstelik Anayasaya ve yasalara uygun olarak aldıkları bir karar nedeniyle AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması, yetmezmiş gibi bir de TBMM'ni tehdit etmesi açık bir darbe girişimidir! Tüm yurttaşlarımızı, tüm siyasi partileri bu paralel yargı darbesi girişimi karşısında ortak tavır almaya çağırıyorum. Merkez Yürütme Kurulumuz birazdan bu konu hakkında görüşmek üzere olağanüstü toplanacaktır” dedi.
ERDOĞAN’IN DANIŞMANI KARARI SAVUNDU
Cumhurbaşkanı Danışmanı Ayhan Ogan, Yargıtay’ın, çığ gibi tepkilerin neden olan ve “Demokrasiye, Anayasa darbe” olarak nitelendirilen kararını savundu. Sosyal medyasından paylaşım yapan Ogan, “Yargı hiyerarşisinde en üst yetkili mahkeme Yargıtay'dır. AYM yargısal aktivitede bulunamaz. Esas itibarıyla AYM kanunların anayasaya uygunluğunu şeklen denetleme yetkisi dışında yargı yetkisi yoktur” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEM NE HALE GELDİ YAZIK”
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt: “Yargıtay, Can Atalay hakkında ‘hak ihlali’ kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Yerinde bir karar(!) Anayasa Mahkemesi hemen kapatılsın(!) Anayasa Mahkemesi üyeleri tutuklansın(!) Hatta Guatemala’ya sürgüne gönderilsinler(!) Ülkem ne hale geldi yazık be!”
Cemal Enginyurt, Yargıtay kararı sonrası sosyal medyadan muhalefet partilerine çağrı yaparak, “CHP,İyi Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Deva, Zafer, Gelecek Partileri olarak hemen ,şimdi Yargıtay önünde toplanalım. Anayasa Mahkemesi üyeleri yargılansın demek, Türkiye’nin hukuk devleti anlayışına darbedir. Tepki göstermedikçe yarın hepimizi tutuklayacaklardır. Ses verelim” dedi.
AKP’DEN TEPKİ: YARGITAY’IN KARARI HUKUKİ DEĞİLDİR
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Sosyal medyadan açıklama yapan Yazıcı, “Öyle olaylar olur ki, analiz yapmak için, konuşsan da konuşmasan da sorun olur. Hiç ve asla olmaması gereken öylesi bir olay yaşıyoruz. Yazık, çok yazık. Devleti oluşturan erkler, sorun çözümler. Asla sorun üretmez, üretemez. Birbirini çelmeleyemez” dedi.
AKP’li Şamil Tayyar, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını eleştirdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Tayyar, “AYM'nin kararını eleştirmek/yanlış bulmak ayrı, karara uymamak ayrıdır. Eleştirebilir, yanlış bulabilirsiniz ama uymamazlık edemezsiniz. Anayasa hükmü açık, karar bağlayıcıdır. Yargıtay 3.Ceza Dairesi'nin AYM kararına ‘uymama' iradesi, hukuki değildir. Kaldı ki AYM'nin benzer mahiyetteki Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven hakkındaki ‘hak ihlali' kararına uyulmuştu. AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusu ise garabettir. Yargı eliyle hortlatılan bu tür hukuk dışı uygulamalar askeri vesayet dönemini hatırlatıyor, çok üzücü” ifadelerini kullandı.
“HUKUKTA YENİ BİR ÇIĞIR”
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan: “Ülkenin Yargıtay'ı AYM üyelerine “verdikleri karar nedeniyle” suç duyurunda bulunuyor! Hukukta yeni bir çığır.”
“TARAFSIZLIĞI RAFA KALDIRMA GİRİŞİMİ”
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu da Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından yazılı bir açıklama yapan Zorlu, “100 yıllık Cumhuriyetimizde maalesef vahim bir hukuk skandalı daha yaşanmıştır. Yargıtay, Can Atalay hakkında hak ihlali veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Oysa AYM kararları yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar. Yargıtay'ın AYM kararına uymaması hukuken izah edilemezken AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması “Artık Türkiye'de hiçbir vatandaşın hukuk güvenliğinin kalmadığı” anlamına gelir. Ne yazık ki mahkemeler vasıtasıyla hak, hukuk, adalet tesis edilmediği gibi siyasi iktidar eliyle ülkenin adalet kalelerine darbe vurulmaktadır. Bu karar kuvvetler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığını bir kez daha rafa kaldırma girişimidir. Bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve devletin de mahkemelerin de meşruiyet kaynağı Anayasamızdır. İktidarın gücünü pekiştirmek için hukuku bir araç olarak kullanmasına, AYM'yi itibarsızlaştırmasına ve mahkemeler eliyle gövde gösterisinde bulunmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
“SKANDAL”
İYİ Parti Teşkilat Başkanı Buğra Kavuncu: “Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, AYM’nin Can Atalay kararına uyulmamasına ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına yönelik kararı hukuk skandalıdır. Bu rezaletin en önemli sebebi de bu ucube sistemin yarattığı etkilerdir. Ülkemizdeki bütün kuvvetler hem kendi aralarında hem de kendi içlerinde birbirine girmiş durumda. Bunun adı devlet krizidir. Ciddiyetten ve devlet bilincinden uzaklaşmanın sonucu budur.”
“YAZIKLAR OLSUN”
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Sosyal medyadan açıklama yapan Yılmaz, “Tarihimizde ilk defa Yargıtay, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi'ni fiilen ortadan kaldırma girişimi olan bu karar alenen anayasal bir suçtur, anayasal düzene karşı darbe girişimidir. Bu akşamki Yargıtay kararı, AK Parti iktidarının Cumhuriyet kurumlarını tek tek yok etmesinin doğal bir sonucudur ve ülkemize büyük bir maliyeti olacaktır. Herkes bilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi sadece demokrasinin değil devletin de son kalesidir. Egemenliğin en önemli unsuru anayasa, vatandaşlığın anlamı ise anayasal haklardır. Bunu kaybetme, yıpratma lüksümüz yoktur. Siyaset kurumunun tüm aktörlerinin anayasal düzenin ve Anayasa Mahkemesi’nin arkasında durması gerekmektedir” dedi.
İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale: “Yuh! Bu hukuk rezaletinde payı olan herkese yazıklar olsun.”
“YARGI KRİZİ”
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz da Yargıtay’ın kararına sosyal medyadan tepki göstererek şu ifadeleri kullandı:
* Yargıtay 3. Ceza Dairesi Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karara uymamayı uygun görmüşmüşmüş!!! Türk hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçecek olan aşağıdaki karar ile Anayasa Mahkemesi'nin Anayasamızın 153.maddesi ve 6216 sayılı kanun ile düzenlenmiş olan bireysel başvuru hakkını esas alarak mümkün olacak en kısa sürede verdiği karar, ilgili dairenin üyeleri tarafından uygulamaya değer görülmemiş ve ‘uyulmamasına’ denilerek Anayasa Mahkemesi'ni açıkça fonksiyonsuz kılma cüreti gösterilmiştir.
* Mesleki sorumluluk sahibi hiçbir hukukçunun buna rıza göstermesi mümkün değildir. Kanun ya da maddelerinin iptali için yapılan başvuruya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararına biz yasama organı üyeleri olan milletvekilleri, iktidar, devlet uyarken Yargıtay ilgili ceza dairesinin böyle bir derdi olmadığı gibi bir de uygulanmamasına karar veriyor. Belli ki yerel mahkeme ile Yargıtay ilgili ceza dairesinin fikir-amaç şimdi de eylem birliği söz konusu. Yargıdaki yapılanmanın en çarpıcı örneklerinden biri ile karşı karşıyayız.
* Zira; aşağıdaki metin sadece bir karar değil bilinçli olarak çıkartılan yargı krizidir. O zaman aynı zamanda yüce divan sıfatına sahip Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Yargıtay Başsavcısı iddianame düzenleyip, Yargıtay 3. Ceza Dairesi kendisini yargılamaya da yetkili görebilir. Gün gelir devran döner bu hukuk hepimize lazım. Yol olur efendiler yol olur” dedi.
“ASIL YETKİ AŞIMI YUAPAN YARGITAYDIR”
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal: “Türk yargı tarihinde bir ilki yaşıyoruz! Yargıtay, Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ‘hak ihlali' kararına imza atan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını savundu. Yargıtay, böyle bir tespitte bulunamaz. Asıl yetki aşımı yapan Yargıtay'dır. Yargıtay eliyle yargıda kriz çıkarılmıştır.”
“YARGI ARTIK TÜRKİYE'DE SADECE BİR DİZİ ADI OLMUŞ”
İYİ Parti'li Mehmet Aslan: “Skandala bakın! Yargıtay, Anayasa mahkemesi üyeleri hakkında, verdikleri karara istinaden suç duyurusunda bulunuyor! Yargı artık Türkiye'de sadece bir dizi adı olmuş… Hukuk hepimize lazım, gün gelir size de lazım olur!”
“ANAYASAL DÜZENİ DEĞİŞTİRME TEŞEBBÜSÜ”
Türkiye Barolar Birliği, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki göstererek yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Anayasa Mahkemesinin Ş. Can Atalay başvurusunda verdiği ihlal kararı üzerine bugün aldığı “uymama” ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması şeklindeki kararı Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsüdür.
Dairenin; Anayasa Mahkemesini âdeta terör örgütleriyle birlikte hareket etmekle suçlayan, milletin iradesi olan yüce Türkiye Büyük Millet Meclisini tedip etmeye çalışan, bir yargı makamının Türk Milleti adına verdiği karara yakışmayacak ifadeler kullanan kararı, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu bir hukuk devleti için dönüm noktası niteliğindedir.
Bu karara imza atan Yargıtay üyeleri derhal görevden el çekmeye davet edilmeli ve haklarında Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu tarafından ceza soruşturması başlatılmalıdır.
Birliğimiz tarafından Anayasal düzeni yok sayan ilgili Yargıtay Daire Üyeleri bakımından “görevden el çektirmeye davet” yaptırımının uygulanması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kuruluna yarın itibariyle gerekli başvuru yapılacaktır. Bu Anayasa tanımaz keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğünü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak için barolarımızla istişare edilerek yapılacakları belirlemek üzere yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı alınmıştır.
Bugüne kadar her türlü darbe teşebbüsünün tereddütsüz karşısında yer alan Türkiye Barolar Birliği demokratik hukuk devletini korumak için üzerine düşen görevi yapmaktan asla çekinmeyecektir.”
“OLAĞANÜSTÜ GÜNDEMLE TOPLANIYORUZ”
Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Yargıtay’ın suç duyurusunun ardından, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nun yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı aldığını duyurdu. Sosyal medyadan açıklama yapan Sağkan, “Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararı Anayasa'yı yok sayarak Anayasa Mahkemesi'ni fiilen ortadan kaldırma çabasından ibarettir. Kararın hukuken değerlendirilebilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır. Birliğimiz tarafından Anayasayı yok sayan ilgili daire üyeleri bakımından ‘görevden el çektirmeye davet’ yaptırımının uygulanması için Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu'na yarın itibariyle gerekli başvuru yapılacaktır. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Anayasal düzeni yok sayan bu keyfi uygulamaya karşı hukukun üstünlüğünü ve yurttaşlarımızın haklarını korumak için yapılacakları belirlemek üzere yarın sabah olağanüstü gündemle toplantı kararı almıştır” dedi.
“ASIL SUÇ AYM KARARLARINA UYMAMAK”
İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, Yargıtay’ın, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı ile anayasayı ihlal ettiğini öne sürerek yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Sosyal medyadan paylaşım yapan Saraç, “Anayasa madde 153/6 ‘Anayasa Mahkemesi kararları …yargı organlarını ….bağlar.’ Asıl suç, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak ve uygulamamaktır” dedi.
“HERKES KARŞI ÇIKMAK ZORUNDADIR”
Eski CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de sosyal medyadan bir açıklama yaparak, “Yargıtay Anayasa'nın kendisine verdiği yetkiyi aşarak, adeta Anayasa Mahkemesi'ni fiilen lağv edecek bir darbe girişiminde bulunuyor. Türkiye çift hukuklu bir düzene geçerse devlet olma vasfını kaybeder. Bu yapılana bir devleti olsun isteyen herkes karşı çıkmak zorundadır!” dedi.
“KARAR HÜKÜMSÜZDÜR”
Sol Parti’den yapılan açıklamada ise, “Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay hakkında vermiş olduğu karar Anayasa Mahkemesini dolayısıyla Anayasayı yok sayan bir karardır. Yargı açıkça siyasi iktidarın sopası olduğunu bir kez daha göstermiş olup karar hükümsüzdür. Anayasasız, hukuksuz, adaletsiz, haksız bu düzene karşı dayanışmayla mücadeleyi büyüteceğiz” ifadeleri yer aldı.
Kaynak: Haber Oku