Orada yalnızlığı mı seçtiniz, yalnız mı bırakıldınız!



Her alanda başarıyı yakalamış birisi, en tepede yalnızlığı tercih mi etmiştir, yoksa yalnız mı bırakılmıştır?

Ama benim değinmek istediğim konu,  Zirvede olan politikacılarımız - C.Başkanı,Başbakan, 3 partinin genel başkanları gelecektir hemen akla - çok iyi birer siyasetçi oldukları için mi oradalar, yoksa çok iyi ikna kabiliyetine sahip yalancılar oldukları için mi! gülmeyin, her şekilde de aynı anlam çıkıyor, "siyasetçi yalancıdır", bunu bizzat dile getiren milletvekillerinin sayılarıda az değil üstelik...

Gündemden hiç düşmeyen ‘Hükumet dini siyasete alet ediyor’ sözü bugün elbette bir gerçektir! Hem de su götürmez bir gerçek…  Hükumet partisinin önemli isimlerinden birisinin “Eğitim seviyesi arttıkça partimize oy verenler azalıyor” sözü maalesef ülkemizin içinde bulunduğu durumun acı bir özetidir. İnsanın, doğruları ve yanlışları anlayabilmesi için sadece insan olması yeterli değildir, ruh, beyin ve beden bir bütündür,  insan 90 yaşına kadar gelmiş olsa dahi bu sadece beden yaşının ilerlemesinin kanıtıdır ve fizik kuralları tersini söylemediği duruma kadar her insanoğlu bunu yaşayacak.

Anne karnında başlayan beyin ve ruh gelişimini fiziğin dışında tutmak gerekiyor, asıl annelere, babalara, öğretmenlere ve topluma düşen en önemli görev burada başlıyor, insan henüz bebekken ilahi gücün dünyaya gönderdiği mucize bir tablonun boş çerçevesi gibidir diyebilirim, onu bir sanat eserine dönüştürebilmek bizlerin ellerinde olacaktır, o tabloya sevgi ve bilgi ışığında işleyeceğiniz her fırça darbesi zamanla ortaya yine kendisi kadar önemli bir sanat eseri, belki de sanat eserleri doğuracaktır. İnsan, yani her yönüyle topluma ve ülkesine faydalı bir birey haline gelecektir.

Artık bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyor ve bu bizlerin üzerine düşen vatandaşlık ve insanlık görevidir, Sanat, bilgi ve ilimle donatılmış, İnsana, doğaya, insan yaşamına ve tüm doğadaki canlıların yaşam haklarına saygısı olan bir nesil yetiştirmeliyiz, kendi politik ve siyasi kararlarını verirken sadece beyni ile değil, veya sadece ruhu ile değil, tam anlamında ruh, beden ve beyin bütünlüğünde karar verebilmeli, yüce bir düşünce ve ruh yapısıyla, kandırılmaya müsait olmayan, vereceği kararın kendi hayatı kadar aslında bir toplumun ve ülkenin geleceğinin kararı olduğunu bilebilmeli, komik gelmesin bu size düşünün toplumları, halkları milletleri oluşturan kişilerdir. Unutmayın seçimlerinizde kullanacağınız oy sadece sizin oyunuz değil, milletinizin, geleceğinizin var olma oyudur!

Tarihimizde sanata ve bilgiye verilmeyen önem bizi buralara getirdi, çünkü sanat ve bilgi ile beslenen bir nesil başarısız olamazdı, bunun en somut kanıtı Ortadoğu’nun içinde bulundu hem insani hem de ekonomik durumudur.

Kılık kıyafetimizin bizim hakkımız ve özgürlüğümüz olduğunu söyleyerek soyunmayı, teşhirciliği adet haline getirdik öyle ki bu durumu artık "medeni bir insanın olması gerektiği durummuş" gibi algılamaktayız, Peki nedir işin gerçeği? Zevk alınan ve önemsenen şeyler artık insan için sadece kılık, kıyafet, para ve madde anlamı taşıyorsa insan özgür sayılmaz, sadece istediğim için çırılçıplak gezmiş olsam da, aslında beni özgürlük sandığım alışkanlıklarım ve bağlılıklarım esir almış demektir, bu durumda özgürlükten baş edemem.

Devamlı alkol alıyorsam bu benim sorunum mu ve ÖZGÜR müyüm  soruyorum şimdi kendime?  Hayır efendim yine bir insanın ve düzenin parçası olan ben 8 saat mesaimi tamamladıktan sonra evime veya arkadaşlarımla toplandığımız bir ortamda kafamızı demliyoruz, sonra o demleme yıllarca bir alışkanlık haline gelir ve bakıyorum yıllar sonra kendime, hakim olamadığım bir beynim ve kişiliğim oluşmuş, ben ülkem için ne yaptım, yıllarca çalışıp kendimi geçindirebilecek,  aç kalmayacağım bir miktar para, tabi o parada özgürlük sandığım içkime sigarama ve geceleri çıkıp eğlencelere gidecek o ayrı konu, o kadar okul oku bilgi sahibi ol kariyer yap  ve sonra bütün bunları alışkanlıklarımın bedeline öde! Adalet bu mu? Böyle olmamalı değil mi? Herkes benim gibi yaşıyorsa eğer, yıllarca vatanım dediğim milletim dediğim topraklarımın devamı için gerekli başarılı işleri kim yapacak, eğer böyle devam ederse çok zaman kalmadan vatanım ve milletim silinir gider, kendi milletimden olmayan bir toplumda veya ülkede ne kadar özgür yaşayabilirim ki!

Nasıl ÖZGÜR olacağız biz? sorusunun cevabı basit aslında, her şeyden önce ihtirasların, alışkanlıkların, eğlencenin esiri olmayı başarmalı insan, esir denince akla ayağı kanlı, demir dikenden yapılmış prangalı bir insan olarak düşünmeyin, "özgürlük dediğiniz şey" aslında sizi kendisine esir etmiş olabilir, unutmayın ki “benim vazgeçilmezim” dediğiniz şey yine bu dünyada edindiğiniz bir insanın oluşturduğu herhangi  bir olgu olabilir, eğer işin içinde insan varsa elbette hata ve yanlış olma ihtimali de vardır o yüzden insan  bilinenleri devamlı yorumlamaktansa, düşünüp yeni ihtimaller üzerinde yaratıcı olmayı devamlı olarak denemelidir.

Sözün özüne gelmek istiyorum, yanlış olduğunu düşündüğüm bir durum var, her istediğini yapan, istediğini giyen, istediğini söyleyen, sürekli  gezen,  sürekli  eğlenen insan ÖZGÜR değildir ve tam tersine bir boşluk ve hiçlik esirliği altında kalan insandır ki böyle bireyleri olan bir toplum yok olmaya günümüz koşullarında mecburdur!

Şimdi yeni nesilleri böyle yetiştirelim, O insanlarda sanat olsun, bilgi, sevgi, saygı olsun, sadece kendini değil, ailesini vatanını düşünen, bu gününü değil geleceğini düşünen, somut olmayan dogma bilgilerle vakit harcamayan, zamanın kıymetini bilen, çalışan, üreten nesiller yetiştirelim, yetiştirelim ki ülke kalkınsın, ülke kalkındıkça insanların yaşam kalitesi de artacaktır.

 Cebini dolduran, günü birlik yaşayan insanlar olmasın,  elinde silah değil kitap, çiçek olan insanlar olsun, akşam evlerinde kavga eden değil, sohbet eden, sevgi ile konuşan, sanat ile konuşan aileler olsun. Vs vs.

Evet zirvede olmak istiyorsak, birilerinin bizi oraya taşımasına gerek yok, biz kendi başarılarımızla orada olmalıyız. Unutmamak gerekir en üst makamlar aslında bir ticarethane gibidir, haksızlıklarla hırsızlıklarla kurulmuş bir işletme batacaktır, temelinde başkasının hakkı olan, gözyaşı olan bir oluşum her zaman yok olur, er ya da geç.

Son olarak unutmamalı ki başarılı olmuş insanları alt etmek ondan daha başarılı işler yapmaktan geçer. Sizi iyi temsil etmeyen bir yöneticiniz varsa ondan daha iyi işler yapıp onun yerine siz geçmelisiniz. SAYGILAR