Bakan Soylu'nun şemsiye tuttuğu tarikat lideri Corona'dan öldü
AKP'ye 'çok yakın' tarikat lideri, aşı yapılmasına rağmen corona virüs nedeniyle öldü.. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun şemsiye tuttuğu Nur Cemaati Meşveret Grubu lideri Hüsnü Bayramoğlu'nın ölümünün ardından AKP cenahından bakanlık seviyesinde peş peşe başsağlığı mesajları geldi..
Bakan Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı’ndaki bir resepsiyonda Hüsnü Bayram’ı “İşte Hüsnü Ağabey burada. Ağabey bize dua et, ağabey dua et. İşte Nur talebeleri, işte devletine hükümetine sahip çıkıyor, tankları durduranlar burada” sözleriyle karşılamıştı.
Nur Cemaatinin Twitter adresi NurSöz’den yapılan paylaşımda, “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. 18-04-2021 Saat 22:30 itibariyle Üstadımız Hz. Bediüzzaman’ın son varisi Hüsnü Bayramoğlu Ağabey Hakk’ın rahmetine vasıl olmuştur” ifadeleri paylaşıldı.
Öte yandan, Bayramoğlu’nun Ocak ayında aşı olduğu da ortaya çıktı.
BAKANLARDAN PEŞ PEŞE MESAJLAR
Adalet Bakanı Abdulhamit Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Hüsnü Bayramoğlu, mübarek bir mevsimde Rahman’a vasıl oldu. Cenab-ı Allah mağfiret eylesin, yakınlarına sabır versin. Mekanı cennet olsun.” ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Hüsnü Bayramoğlu ağabey de bu mübarek günde can emanetini Rabbi’ne teslim edenlerden oldu. Cenab-ı Allah, ailesi ve yakınlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin. Mekanı cennet, makamı ali olsun inşallah. Başımız sağ olsun” paylaşımını yaptı.
AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, “Bediüzzaman’ın talebelerinden Hüsnü Bayramoğlu vefat etti. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ailesine, sevenlerine sabırlar diliyorum. Başımız sağ olsun.” ifadesine yer verdi.
FOTOĞRAF ÇEKTİRMESİYLE TARTIŞMALARA NEDEN OLMUŞTU
Bayramoğlu’nun, Ayasofya’nın ibadete açıldığı gün Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’le yan yana gelerek fotoğraf çektirmesi uzun süre tartışmalara neden olmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dahil birçok isimle görüşen Bayramoğlu, 2016’da yapılan Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile de kısa bir görüşme yapmıştı.
Hulusi Akar, Bayramoğlu’ndan dua etmesini istemiş, Hüsnü Bayramoğlu da Akar’a, “Ben Bediüzzaman’ın talebesiyim. Ordu ile alakadarız” cevabını vermişti.
Öyle ki Bayramoğlu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki davetlerde ağırlanmış, Erdoğan tarafından ilgiyle karşılanmıştı.
Bayramoğlu’nun ismi son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yağmur altında kendisine şemsiye tutmasıyla gündeme gelmişti.
KİM BU MEŞVERETÇİLER
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Nur Cemaati Meşveret Grubu lideri Hüsnü Bayramoğlu’yla fotoğrafları gündemde çokça kez konuşulmuştu.
Bayramoğlu liderliğindeki Meşveret grubunun ise AKP iktidarıyla yakın ilişkisi yeni değil.
'TIPKI FETÖ GİBİ' Peki, bu Meşveretçiler kimler?
Gazeteci Can Özçelik “FETÖ Borsası” kitabında, Meşveretçi bir Yarbay Deniz Ç’nin ifadelerini ayrıntılı olarak ele alırken bu grubunda tıpkı FETÖ gibi “sohbet” toplantıları yaparak gizli bir şekilde faaliyet yürüttüğünü ortaya çıkarmıştı.
“FETÖ Borsası” kitabında Meşveretçi Yarbay Deniz Ç’nin kendi tarikatından olan ve “sohbet” toplantısı yaptığı askerleri de FETÖ soruşturmalarından kurtardığı da yer alıyor.
Hakkında “FETÖ’cü ihbarı” yapılan Yarbay Deniz Ç., ifadesinde FETÖ’cü olmadığını ama Nurcuların Meşveret Grubunda yer aldığını da anlatıyor.
Peki TSK içine sızan Meşveret tarikatının elemanları, soruşturmalardan nasıl kurtarıldı?
Can Özçelik’in “FETÖ Borsası” kitabındaki ilgili bölüm şöyle:
MEŞVERETÇİ YARBAY TANIK YAPILDI
Tarih: 5 Ağustos 2016.
Yer: Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı.
Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) işleyiş tarzını anlatırken buraya bir parantez açmakta fayda var. Bunun nedeni ise TSK içinde sadece FETÖ’nün değil aynı yöntemi izleyen başka dinci yapılanmaların da bulunduğuna dair tanık beyanlarının olması.
Şimdi okuyacağınız tanık ifadesi işte bu yüzden çok dikkat çekici. 15 Temmuz 2016’da FETÖ mensuplarının darbe kalkışmasından bir ay sonra Deniz Ç. isimli yarbay tanık olarak dinlenecekti.
Yarbayın anlattıkları ise sadece FETÖ’nün değil tüm dini grupların yöntemlerinin birbirine benzediğini ortaya çıkaracaktı. Yarbay Deniz Ç., Said Nursi kitapları okuduğu için hakkında yanlış anlaşılmalar olduğunu ve şikâyet edildiğini duyduğunu, bunun için kendini anlatmak istediğini söyleyecekti. İlk tanıklık ağustos ayında gerçekleşecek ve Yarbay Deniz Ç., kendisini Said Nursi’yi takip edenlerden biri olarak tanımlayacaktı.
MEŞVERET’İN YÖNTEMİ DE FETÖ GİBİ!
Meşveret grubu içerisinde yer aldığını, bu yapının önde gelen isminin ise Hüsnü Bayram olduğunu anlatan Yarbay, Meşveret grubunun FETÖ gibi olmadığını öne sürecekti. Ancak yarbayın anlattığı yöntemlere bakıldığında, bu grubun da çalışma yönteminin FETÖ’den farkı olmadığı anlaşılacaktı.
Meşveret grubunun çalışma şeklini tanık yarbaydan dinleyelim:
Kendim namaz ibadetimi tam olarak ve açıktan gücüm yettiğince yerine getirmeye çalışıyorum. 1,5 yıl önce izin alarak umreye gittim.
Uzun yıllardır Risale-i Nur okurum. Ders aldığımız ya da kitaplarını okuduğumuz gruba Meşveret grubu denir. Grubun önde gelen isimleri Said Nursi’nin öğrencilerinden hayatta kalan Hüsnü Bayram’dır. Diğer vefat edenler Abdullah Yeğin, Mustafa Sungur, Sait Özdemir’dir. Grubumla ilgili ise elbette kimse ayrıntılı bilgiye sahip değildir. Hakkımda vatandaşların ihbarları olduğunu duyduğum için bu hususu açıklamak durumunda hissettim. Zira insanlar özellikle Risale-i Nur okuyan kesimleri zaman zaman aynı gruba tabiymiş gibi kabul ederek, FETÖ örgütüne bağlı olduğumuzu düşünerek bizimle ilgili yargıda bulunmaktadırlar. Ancak bu doğru değildir.
2012 yılına kadar Fethullah Gülen ile Meşveret grubu birbirlerine aykırı gruplar olarak görülmüyordu. Ancak çok yakın da değillerdi ve birlikte hareket etmiyorlardı. Ancak 2012 yılında risalelerin sadeleştirilmesi çalışması nedeniyle Meşveret grubu Fethullah grubuna ciddi itirazlarda bulundu ve net bir şekilde yollar ayrıldı. 17-25 Aralık 2013 olaylarında da tamamen hükümetin yanında yer aldı ve yerel seçimlerde AK Parti’yi desteklediler.
Fethullah Gülen grubu ordunun içerisinde de kendilerine muhalif olan tüm gruplarla birlikte diğer muhafazakâr grupları da tasfiye etmek için çaba sarf ettiler, iftiralar ettiler, şikayette bulundular. Benim durumumda olan 10-15 kişiyi geçen yıl Genelkurmay Başkanlığı’na şikâyet ettiler. Tanımadığımız birisi şikâyet ettiği halde bütün özelimizi ayrıntılı şekilde bildirmişti. Biz bu şikâyetin onlardan geldiğini düşünmüştük.
Şu anda da bu şikâyeti inceleyen bütün ekip FETÖ dolayısıyla atıldı. Bu grup ordunun içerisinde asla görünür şekilde namaz kılmaz, eşinin başını kesinlikle kapatmaz. Zaman zaman ramazan ayında içki içtiklerini bizzat gördüm.
Özellikle 1994 yılında mesleğe alınan kurmayların yüzde 80’i Fethullah Gülen grubuyla bağlantılı isimlerdi. Darbeyi gerçekleştiren grubun Fethullah Gülen yapısında olduklarını biliyorum. Dolayısıyla darbe kesinlikle bunların eseridir. Tutuklananların çoğunu net olarak tanıyorum.
MEŞVERETÇİ YARBAY, TARİKATÇI ASTSUBAY VE UZMAN ÇAVUŞ’U NASIL AKLADI?
Meşveret grubunun içinde S.B. adında bir astsubay ve A.A. adında bir uzman çavuş bulunduğunu açıklayan Yarbay Deniz Ç., bu kişilerin de kendisiyle birlikte hareket ettiğini ve FETÖ ile ilişkilerinin olmadığını belirterek onlara “kefil” olduğunu belirtiyor.
Aralarına daha sonra bir kişinin daha katıldığını ifade eden yarbay, astsubayın eşinin kendisi sayesinde kapandığını ve beraber umreye gittiklerini de anlatıyor:
S.B. isimli astsubayla son bir yıldır görev yaptığım şehirde tanıştık. Namazlı birisi olması nedeniyle tanıştık. Tanışmamıza A.A. Başçavuş vesile olmuştu. Onu grubumuza biz davet ettik. Ben onunla görüştüğümde bana Hava Harp Okulu’nun tamamını FETÖ’cülerin ele geçirdiğini söylemişti. Onu grubumuza biz davet ettik. Bizim etkimizle şu anda eşi kapandı ve son bir yıldır bütün sohbetlerimizde Fethullah Gülen grubunun yanlış yaptığını defalarca kendisiyle konuştuk.
A.A. isimli Başçavuş benimle hareket eden arkadaşımızdır. FETÖ ile hiçbir ilgisi yoktur. Çocuğunu FETÖ’nün okuluna verdi zira normal okula verdiğinde ciddi sıkıntı yaşamıştı. Çok küfürlü konuştuğu için öğretmenleri özel okula gönderilmesini tavsiye etmişti. O nedenle bana da danışarak iki yıl önce bu grubun özel okuluna verdi. Ben ona bu gruba ait okula çocuğunu vermemesi gerektiğini ancak özel durumundan dolayı bir yıl verebileceğini söyledim. Çocuğun ikinci yıl devamını ise çocuğun gelişimi iyi olduğu için eşi istedi. Eşinin de FETÖ ile kesinlikle bağlantısı yoktur. Bizimle umreye gitmiştir, 1,5 yıl önce kapanmıştır.
K.C. isimli arkadaşımızı biz davet etmedik, kendisi geldi. Bu 4 kişi 1,5 yıldır beraber Meşveret grubumuzun sohbetlerine katılıyoruz ve dinliyoruz. Kur’an ve Risale-i Nur okuyoruz.
S.B. hakkında bir soruşturma olduğunu, gözaltına alındığını öğrendiğimiz için geçmiş olsun demeye hep beraber gittik. Meslekten uzaklaştırıldığını öğrendik ve kısa süre sonra polisler arama için geldiler. Bu sırada yine sohbetlerimize katılan sivil R.Ö. isimli arkadaşımız vardı. Bu arkadaşımız da bizim sohbetlerimizi organize eden kişidir. Sohbetleri daha çok (…) derneğinde yapıyoruz.
“HARP OKULUNDAYKEN YURTLARINA GİTTİM”
Tarih: 8 Aralık 2016.
Yer: Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı.
Yarbay, yaklaşık 4 ay sonra tekrar tanık olarak ifade verecekti. Bu sefer FETÖ soruşturmaları kapsamında tutuklanan askerlerin kendisi hakkında yaptığı suçlamalar da tanık yarbaya sorulacaktı. Tanık yarbay, harp okulu günlerine dair de bilgiler verecekti:
1986 yılında Harp Okulunda askeri liseye girdiğimde dindarlık nedeniyle öğrenci ihraçlarını duyduk. Atılanların çoğu FETÖ’cüydü. Bizim dönemimizde atılanların gittiği yerlere gidip gitmediğimiz sorularak bu konuda brifing verildi. Hatta samimi olarak yanılgıya düşenlerin bilgi vermesi halinde işlem yapılmayacağı söylendi.
Bunların telkiniyle birkaç kez bu grubun bir yurduna gittiğimi ifade etmiştim.
Gittiğimiz zaman yemek ikram edilmiş ve filmler izletilmişti. Bu nedenle bize bu yapının olumsuz olduğunu anlatmak için brifingler verildi, bu brifinglere devam edenlerin bir kısmı yine FETÖ nedeniyle bugün ihraç edildi. Anladığım kadarıyla bağlarını koparmamışlardı. Hatta içlerinden bir kısmı askeri okul sınavına girerken Türkçe sorularının tamamını bildiklerini söylediler. Hatta nasıl derse çalıştıklarını, sınavları kazanmaları için hangi yolları izlediklerini, o dönem işlem yapılamayacağı garantisi aldıkları için ayrıntılı olarak anlattıklarını biliyorum. Dolayısıyla sınav sorularının sızdırılması hadisesini ilk kez ben 14 yaşındayken, askeri okulda yaşadığım bu olay nedeniyle öğrenmiştim. Ordunun içerisinde soruların sızdırıldığına dair söylentiler çok dolaştı.
Hatta bizim devrede olan 1994 yılı için “Neden bu kadar çok kurmay çıktı?” şeklinde bir soruşturma yapıldı. Normalde her dönemden 50-60 civarında kurmay çıkması beklenirken 1994 yılı mezunlarında bu sayı 110 civarında olmuştu. Bu soruşturmanın sonucunda ne olduğunu bilmiyorum.
Benim özellikle 1994 yılında mesleğe alınan kurmayların yüzde 80’inin onlardan olduğunu biliyorum. Dolayısıyla darbe kesinlikle Fethullah Gülen grubunun eseridir. Tutuklananların çoğunu net olarak tanıyorum.
2005-2008 yılları arasında, tarihini tam hatırlamıyorum, Diyarbakır’da iç güvenlikle ilgili benim de katıldığım resmi bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya katılan benim devre arkadaşımdan 10 kurmay binbaşından hepsi FETÖ grubundandı.”
(Oda TV)