31 Mart Seçimine kadar belediye başkanlarının yetkisi kapsamında olan 'belediye şirketlerine atama' yetkisi, bakanlık kararıyla belediye meclisine devredildi.. Yavaş'ın ilk meclis toplantısında AKP'li meclis üyelerinin talep ettiği ve şiddetli tartışmaların yaşandığı bu 'yetki darbesi' ile belediye şirketleri artık 'şahısların veya vakıfların' rant kontrolüne geçebilecek.. İstanbul ve Ankara'da toplamda milyarlarca dolarlık devasa bir ekonomik büyüklüğe sahip olan belediye şirketleri belediye başkanlarının denetimi ve kontrolü dışında kalacak. AKP iktidarı tarafından atanacak olan yönetim kurulu üyelerinin alacakları kararlarla vakıf, cemaat ve derneklerine aktarıldığı iddia edilen yüz milyonlarca TL'lik 'soygun ve rant' devam edebilecek.
SON DAKİKA.. BAŞKAN EKREM İMAMOĞLU VE BAŞKAN MANSUR YAVAŞ'A YETKİ DARBESİ
5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 37. maddesinde belirtilen “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir” hükmüne göre, belediye şirketlerinde atamaları, seçilmiş belediye başkanları yaparken, Ticaret Bakanlığı’nın 20 Mayıs 2019’da yayımladığı genelge ile bu yetki belediye meclislerine verildi.
Yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediye meclislerinde üyelerin çoğunluğu AKP'den seçilirken belediye başkanlıklarını CHP'nin alması üzerine hükümetten belediye başkanlarının elini kolunu bağlamak için karşı hamleler gelmeye başladı.
Cumhuriyet gazetesinden Miyase İlknur’un haberine göre; Ticaret Bakanlığı'nın mayıs ayında yayımladığı genelge ile artık belediye iştiraklerine yönetici atama yetkisi belediye başkanlarından alınarak belediye meclisine verildi.
24 Nisan'da görüş istendi
Ticaret Bakanlığı'na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü, 31 Mart yerel seçimlerinden 24 gün sonra 24 Nisan 2019 tarihinde “Bakanlığımıza yazılı ve sözlü olarak yapılan başvurulardan; belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın (belediye başkanı, belediye encümeni, belediye meclisi) kararının aranması gerektiği hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır” diyerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nden görüş istedi.
Bakanlık bilgi vermedi
Bakanlık, kendisine bu konuda kimlerin sözlü ve yazılı başvuruda bulunduğuna ilişkin bir bilgi vermedi.
Bu başvuru üzerine de hemen kolları sıvayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü de 20 Mayıs 2019 tarihinde gönderdiği cevabi yazısında, belediye şirketlerinin yapısı ve belediye meclislerinin görevlerine ilişkin uzun bir hukuki mütalaanın ardından belediye şirketlerinde atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair görüş bildirdi.
Müdürlüklere gönderdi
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan gelen “Belediye şirketlerine yönetici atama yetkisi belediye meclisindedir” şeklindeki mütaalayı tüm ticaret sicili müdürlüklerine gönderdi.
Yetki darbesi anlamına gelen iki bakanlığın yazışmalarının ve Ticaret Sicili Müdürlüklerine yazının gönderilmesinin ardından ilk yetki gaspı da Ankara'da yaşandı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın Halk Ekmek Yönetim Kurulu'na atadığı isimler, bu genelgeye dayanarak Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından onaylanmadı.
Genelge yasaya aykırı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediye şirketleri ile ilgili alınacak kararlarda meclisin onayını gerektirecek hükümleri ve şirketlerle ilgili meclisin yetkilerini tek tek sıralamasına karşın şirketlere yönetici atama konusunda yasalarda yer alan bir maddeye cevap yazısında yer vermediği gibi, 5393 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 37. maddesinde yer alan “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir” hükmünü de göz ardı etti. Onun yerine kanunun şirketlerin kurulması, sermaye artırımı, borçlanması, genel kurula gidilmesi, şirketlerin kapanması ya da özelleştirilmesi gibi konularda meclisin yetkili olmasına atıfta bulunarak “Madem ki meclis bunlara yetkilidir o halde bu şirketlere yönetici atamalarını da meclis yapmalıdır” türünde zorlama bir yorumda bulunuyor.
“Bu genelgenin hukuki dayanağı yok”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Müdürlüğü'nün bugüne kadar belediye başkanlarında olan belediye şirketi ve iştiraklerine yönetici atama yetkisinin başkanlık makamından alıp belediye meclisine vermesine yönelik genelgesinin “yok hükmünde” olduğunu belirten uluslararası bağımsız denetim şirketi İHY Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş'nin Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRMOB Disiplin Kurulu Başkanı İrfan Hüseyin Yıldız, söz konusu genelgenin 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile çeliştiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ne olduysa yıllardır süren bir kanuni uygulamaya, Ticaret Bakanlığı, İç Ticaret Genel Müdürlüğü'nün, ticaret sicil müdürlüklerine gönderdiği bir yazı ile engel konulmuştur. Gönderilen bu yazı da Çevre Şehircilik Bakanlığı, Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nden alınan bir görüşe dayandırılmıştır. Oluşturulan bu görüşe göre özet olarak; 5393 Sayılı Belediye Kanunu'ndaki belediye meclisinin görevleri sayılarak, belediye meclisi bunları yapmakla görevli olduğuna göre, belediye şirketlerindeki, belediye tüzel kişiliğinin payını temsil etme ve belediye tüzel kişiliği adına şirket yönetim kuruluna seçilecek yönetim kurulu üyelerini belirleme yetkisi de, ‘belediye meclisine aittir' denmektedir. Ticaret Sicil Memurluklarına da, bu konuda alınan bir belediye meclisi kararı yoksa, getirilen belediye şirketlerinin genel kurul kararlarını tescil etme denmektedir. Oysa, Ticaret Bakanlığı'nın dayandığı görüşün hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 18 maddesinde, belediye meclisinin görevleri ve yetkileri tek tek sayılmıştır. Bunlar (a) dan (u) ya kadar sıralanan 18 bentte ayrıntılı açıklanmıştır. Elbette belediye meclisinin, bütçeye ilişkin, belediyenin gelir ve giderlerine ilişkin mali konulardaki görev yetkileri bulunmaktadır. Özellikle (i) bendi konumuzla ilgili olarak şu hüküm mevcuttur: ‘Bütçe içi işletme ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artışına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek' görevi vardır. Ancak kanunun hiçbir yerinde ve benzeri görevleri vardır denmemektedir. Belediye meclisinin görev ve yetkileri ismen ve ayrıntılı olarak sayılmıştır. Örneğin (n) bendinde, “meydan, cadde, sokak, park, tesis ve benzerlerine ad vermek…” yetkisi gibi ayrıntılara kadar bile inilmiştir. Ancak hiçbir yerinde belediye şirketlerindeki, belediye tüzel kişiliğine ait payları kimin temsil edeceği, bu şirketlerde belediye tüzel kişiliği adına yönetim kurullarına kimin seçileceği hususları, (Bu şirket genel kurulunda belirlenir) belediye meclislerinin görev ve yetkileri arasında sayılmamıştır.
Belediye şirketlerinin kuruluş, ortak olma ve sermaye artırımı konularında izin alma dışında Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi oldukları tartışmasızdır. Peki, bu ortaklık payını, belediye şirketlerinin genel kurullarında kim temsil edecektir. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 37 maddesi, “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir' hükmüne amirdir. Yıllardır, kanunun öngördüğü şekilde belediye şirketlerinin genel kurullarında, belediye tüzel kişiliğini belediye başkanları temsil etmiş ve oy kullanmışlardır. Belediye şirketlerindeki pay sahibi, belediye tüzel kişiliğidir, belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi de belediye başkanıdır. Oldukça açık olan bu hukuki durumun yorum gerektiren bir yanı bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, belediye başkanlığı seçimini kazanan başkanının, mecliste çoğunluğu yoksa elleri, kolları ve ayakları bağlanmak istenmektedir. Hukuki dayanağı olmayan bu yazıyı ticaret sicil memurluklarının dikkate almaması gerekir. Eğer, sicil memurlukları bu talimata uygun olarak belediye şirketlerinin genel kurullarını tescil etmezlerse, buna karşı, ticaret mahkemelerinde tescil davası açılması kaçınılmaz olur. Maalesef bu konu siyasette de bir başka gerilim noktası olacaktır.” Kaynak: Cumhuriyet
Kaynak: Haber Oku